29 Aralık 2008 Pazartesi

The End...


Artık yazmıyorum, yazılmışsa zaten herşey; tekrar yazmanın ne anlamı var diyerek... Boş satırlar değil sırdaşım artık, bundan sonra onlara bile güvenmiyorum...
Bu bir isyan değil, belki bir teslimoluş, çaresizliğimden gelen...
Sessiz kalmanın vereceği ızdırabı tahmin edebiliyorum ama zaten yazılmışları bile okuyamayanlara daha fazla yazmanın anlamı kalmadı.

Bir zamanlar hayallerim vardı bir rüzgarın ile yıkıldı gitti hepsi kumdan kaleler gibi, şimdi elime bakıyorum da bir avuç kumdan başka bişey yok, çokmu büyüttüm diyorum kendime bazen ama yapacak birşeyi yok ise insanın böyle kumdan kaleleri gözetlemekten başka napabilrki.
Neyse bitti yazmıyorum...



Her son yeni bir başlangıçtır...

18 Aralık 2008 Perşembe

Resim

Bir kez daha resmine baktım az önce, öylesine güzelsinki hiç birşey görmedim daha önce böyle... Hergün bakıyorum aslında ama bu kez nedeni belli olmayan bir heyecan kapladı içimi, belli belirsiz bir sızı var heryerimde, tuhaf bir his işte iyimi kötümü belli değil; sanki hasta olmuşum da bakanım yok...
Hayaller geldi gözlerimin önüne sana ait sözler taşıyan...
ve nedense gözlerim yaşardı...
Hiç olmayacak bir hayali kurmaktan belkide...

Gece gündüz




Gündüzle gece arasındaki fark o kadar azalmaya başladıki son zamanlarda, bazen kaybeder gibi oluyorum kendimi uykusuzluktan... Ne zaman gözlerimi kapasam, uyumak istesem, hep aynı sahne beliriveriyor hayalimde, ne yaparsam yapayım uyuyamıyorum... Yatakta bir o yana bir bu yana dönüm duruyorum öylece...
Kalkıp bişeyler karalayasım geliyor bazen, içimde dolaşan binlerce düşünceyi kağıda dökmek için ama her masaya oturuşumda vazgeçiveriyorum, ne farkedecekki diye düşünerek...
Sonrasında ben uğraşırken birşeylerle sabah oluveriyor, zaten hiç uyumadığımda uyanmanın da bir anlamı olmuyor. Kalkıp yüzümü bile yıkamıyorum çoğu kez; aynaya bakmamak için; korktuğumdan, belkide gördüğüm suretten, çünkü; aynadaki yüzün karşılığı ben değilim...

15 Aralık 2008 Pazartesi

Gecelerim


Gecelerim

Güneşin alevden saçları
Aşınca karşıki tepeden
Gölgeler sarar yamaçları
Ürkerim gelecek geceden
Bütün dertler beni bekler
Yatağımın baş ucunda
Esir kalır tüm dilekler
Kaderimin avucunda
Teselli etmiyor gönlümü
Ne yıldız nede ay bu gece
Beklerim hasretle günümü
Yalvarıp göklere her gece

Haluk Levent

Yükseklerde gözüm yok; bir tek sen benim olsan... Var olmamın nedeni değilsin elbet ama yaşamamın tek sebebi sensin. Yaşıyorsam bil ki sen varsın… Amacı dışında kullanılan her şeye inat ben bir amaç peşinde sen o amacın içinde, aldığım her nefeste, kalbimin her atışında, hayalimde ve düşümde…

Hayallerim vardı bir zamanlar, geleceğe dair umutlarım güzel günlere gebe güzel hayaller işte ama hepsi yalan oldu, senle birlikte yandı gitti kül oldu. Şimdi; hiç biri yok şimdi hiç kimse yok, şimdilerde yaşamak bile ağır geliyor her zamankinden, nefes alıyorum bunun adı yaşamak mı bilmiyorum hayalet gibi eğer yaşamaksa sadece bir şey için olabilir o da sen…

Düşünmek bile zor geliyor artık pek çok şeyi, hayal bile kurmuyorum ; korkuyorum aslında; daha da kötü olma ihtimaline karşı. Uzun uykusuz geceler var artık hayatımda; ne zaman gözümü yumsam gözümün önünden gitmeyen gözler var ne vakit uykuya dalsam bin kabus var ne hayal etsem mahveden birileri ve tükenen umutlarım var…

Olduklarımdan çok olamadıklarıma takıyorum genelde sensizliğe mesela, hayata takıyorum ağır depresyon halinde… Çaresi olmayan bir hastalık gibi her geçen gün iyiden iyiye bedenimi saran bu dert, her geçen gün bir şeyler alırken benden sürekli eksiye düşüyor ne varsa bende…

Bazen çok mu karamsarım diyorum kendime ama hep bir şeyler ters giderken umutlu olmayı başarabilmek nasıl mümkün olacak. Ağlamak için pek çok nedeni varken insan gülmeyi nasıl becerebilir ki… Kah mutlu kah mutsuz geçen şu hayatta mutsuz anlarımın ard arda gelmesi beklide buna neden veya birinin eksikliği… Söyleyecek sözlerin bittiği bir yer vardır ya işte öyle bir andayım şimdi artık ne desem ne yapsam bilmiyorum çünkü hiçbir işe yaramayacak gibi geliyor bana, boşuna idi bundan önceki çırpınışlarım bundan sonrakiler ne işte yarar artık. Beyhude her şey farkındayım ama bu ızdırap verici hiç bir şey yapamama hali bu çaresizlik durumu beni daha da kötü etmekte boş boş etrafa bakıyorum gözlerim baksa da görmüyor çünkü düşünmekten hatta birilerini bişeyleri görmekten korkuyorum…

Sende korkut beni; sende üz bir sen vardın zaten beklide sende olmayacaksın beklide kuruyorum yada içime doğdu bilmiyorum ama her neyse ne söylesem nafile her şey olacağına varıyor…


18.11.2008

Zaman


Hiç bitmeyecek gibi geliyor bu ızdırap hiç sönmeyecek içimdeki bu ateş; hatırladığım hep benleydi, bir kuşattı etrafmı bırakmadı, hareket edemiyorum hapsolup kaldım sınırları içinde, hayat bir hücre ben içinde mapus ... Sanki onla doğmuşum ondan öncesini hatırlamıyorum öncesi zihnimde yokluk var. Oysa başka şeyler vardı evvelinde hayatta ben hatırlamasamda, hatırlamayasamda. Hiç bitmeyecek bu ızdırap biliyorum hiç...
Hep derler zaman herşeyin ilacıdır, herşeyi unutursun, herşey geçer biter.... Oysa hiç birşey geçmiyor, bitmiyor unutulmuyor ben biliyorum içimdekini; onlar benle satırlar arasında bir sır sadece biz biliyoruz. Bitmiyor unutulmuyor işte; onca zaman sonunda ardına baktığında ne geçmiş soruyorum kendime herşey aynı bende herşey herkes değişmiş ama ben aynıyım ne geçmiş biliyorumusun sadece zaman, o da zaten bana düşman...
Unuttum artık diyorum defalarca kendime, binlerce kez boşveriyorum; ne hali varsa görsün, ne olursa olsun diyorum ben unuttum, senin unuttuğun gibi diyorum ama ben düşünmekten yine vazgeçemiyorum yine herşey aynı... Ben sadece; kendimi kandırıyorum, boş avuntular ile her zamanki gibi... Yalandan hayyalerim vardı bir zamanlar bazen gözümün önüne gelirde şimdi işte böyle yalandan nefretlerim var günlük haftalık aylık artık adedini unuttum ama geçmiyor işte zaman dışında hiçbirşey...

30.10.2008

Sıfırın altında eksi 37


Sıfırın altında eksi otuzyedi derecede ruhum, bedenim, aklım... Buz tutmuş ne varsa bende haraket etmekten düşünmekten hatta ağlamaktan bile aciz bir haldeyim. Ne yapıyorum ben nerdeyim, kiminleyim bilmiyorum; yarın ne getirir kimse bilemez elbette ama bu bendeki hal bir başka. Eskilerden kalma birşey değil bu yeni, benim müzmin nöbetlerimden gibi ama birazda başka bir hal bende çözemedim... Herşey tepetaklak olmuş gibi ne olmasını istediysem hep tersi, bir kez daha hayal kırıklığına sahip olacağımı hiç düşünmemiştim ama yine aynısı oldu belkide ben yine sabredemiyorum bunu bile bilmiyorum. Tek bildiğim yaşıyor ve yazıyor olduğum...
Yarın için güzel dualarım hala var evet ama diyorum ya savaştan çıkan her ordu gibi bendede derin yaralar var, aynı harbin bir ülkeye verdiği zararibi bendede görünmeye başladı bu düşüş ama yapacak birşey yok yine baştan yeni baştan... Üçüncü dünya harbi bende bitti şimdi yaralarını sarmada sıra....

07.09.2008

...

Var ile yok arasında bir yerlerde geziniyor ruhum, amacım sadece birazcık mutluluktu ama olmadı işte. Bir şeyin olabileceği veya olamayacağını üzerine düşünüp saatlerce, gecelerce, takılıp kalmak bu düşünce etrafında; sanki bataklığa saplanmış gibi çırpındıkça daha çok batmaya benziyor, aslında hareketsiz kalmak gerekli bu durumda çünkü ne yaparsan yap her şey olacağına varıyor… Belki bu uğurda harcanan emek boşa değil muhakkak mükafatı alınacak ama böyle boşuna çabalıyormuş gibi görünmek bıktırıyor insanı çoğu kez.

Amacım istediğin bir şeyin olması için beklemek değil elbette çalışmak gerekli, benim anlatmak istediğim sonucunu bizim belirleyemediğimiz olaylar için üzülmenin faydasızlığı. İnsan şu dünyada pek çok şeyin etkisi altında yaşıyor zaten kendi verdiğimiz kararların sonucunu taşımakta zorlanıyoruz birde başkalarının yaptıklarının sonucunu yüklenmek boşa bir iş olmaktan öte gitmiyor….

Geçmişin geleceğe ve şu ana vurduğu darbeler bazen o kadar ağır geliyor ki bu nedenle yolunda gitmiyor pek çok şey. Acaba ne yaptım da bunlar başıma geldi demekten alamıyorum kendimi. Şimdide öyle oldu biliyorum ama bazen sebebini bilsen de sorunların anlamaya, sabretmeye yetmiyor aciz aklım.

Her işte bir hayır vardır sözüne dayanıyorum bu durumda yine, çünkü şimdi göremesem de olanların manasını ilerde bir gün belki anlayacağım. Bir gün her şey yoluna girecektir elbet hep gece olacak değil bu dünyanın gündüzü de var her şeyin şu dünyada sonu var tıpkı hiç bitmeyecek sandığımız hayat gibi... Zaten bunu da düşünmese insan bunca olanın ardından sabretmek mümkün olmazdı herhalde….


10.08.2008

Sessizlik


Yağmur yağıyor bu gece şehrime; gök yere inecek sanki... Yıldırımlar düşüyor karşı tepelere, şimşekler çakıyor belli belirsiz uzakta bir yerlerde; sonrasında gelen gökgürültüsü bende ise çocukluktan kalma bir korku. Sığınacak birini arıyorum, bir sıcak el tutacak veya en azından bir ses güven verecek, korkularımı giderecek, elim telefona gidiyor en azından sesini duymak için ama vereceğin tepkiyi bilmediğimden ondanda vazgeçiyorum...
Tekrar yanlızım soğuk dörtduvar odada, sessizliği bozan bir gökgürültüsü cama vuran yağmur damlaları ve kısık bir muzik evet yine aynı şarkı çalıyor hiç bıkmadım dinlemekten şimdi bir milyonuncu kez tekrar dinliyorum. Şarkı ile birlikte ben yine hayallere dalıyorum sen ve ben içinde kah mutlu kah hüzünlü ama sevgi dolu bir hayat temenni ediyorum ve ne olursa olsun herşeyi birlikte yapmayı, ölümü bile, son nefeste senle olmayı... Sensiz bir tek hayalim bile yok, herşeyi senle doldurmuşum şu küçük hayatımda ... Sonrasında hayal bitiyor; şu hayatta pek çok şeyin sona ermesi gibi yine gerçek hayat başlıyor yine hayakırıklığı eski sözler yankılanıyor beynimde çıldıracak oluyorum ama öyle doldurmuşsunki bedenimi gözümü kapasam gözlerin geliyor gözümün önüne yine umutla doluyorum yine başlıyorum düş kurmaya senle dolu... Bu sonsuz döngü hergün pek çok kez gerçekleşiyor sayısı belli değil, günün büyük kısmında seni düşünmek dışında pek birşey yaptığım yok. Bu amansız kara sevda gün geçtikçe içime işlemekte yemek yiyemez oldum gün geçtikçe zayıfladığını hissediyorum çaresiz bedenimin, her şeye alıştımda açlığa bile ama bir türlü sensizliğe alışamadım. Eskiden sen yoktun hayatımda düşümde şimdi yanıyorum geçen günlere nerelerdeydin diyecek oluyorum ama karşımda yine boş duvar... Sen yoksun işte sensizlik var hayatta sadece...

01.08.2008

Biz

Sen ve ben hiç bir zaman biz olmayı başaramadık çünkü sen sadece sen olmayı tercih ettin. Senin için senden önemli kimse yoktu şu dünyada oysa benim için bir zamanlar sadece sen vardın. Seninle benim sadece bir tek ortak yanımız vardı o da sendin, hiç bir zaman senden bir adım öteye gidemedik aynı yerde dolanıp durduk sadece senin üzerine planlar yüzünden...

Ama olmadı işte senin yüzünden hep çektikerlim sonunda ben bende kaldım sende bende....


13.07.2008

Unut

Kolay olamayacak elbet üzüleceğim
Mutlaka bir iz bırakacak
Belkide çocuk gibi sana küseceğim
Seneler sonra utanarak
Dokunup birer birer sevdiğin eşyalara
Hatta belki ağlayacağım
Acı çektiğim doğru ama sen bana bakma
Ne olursa olsun seni unutacağım
Seni sevdiğimi unut
Sevişmelerimizi yalan
Unut beni de her yalan gibi unut
O sevgiler ki yoktular
Onlar ümitlerimizdi
Ne ümitler yaşlandı gel zaman git zaman
Ayrıldığımızı unut
Yalnızlıklar zaten yalan
Unut beni de her yalan gibi unut
Kolay olmayacak elbet üzüleceğim...
Seni sevmenin bir bedeli olmalıydı sence ben o bedeli ödedim sensiz kalarak...
Hiç kolay olmayacak söndürmek içimdeki şu koca yangını, unutmak seni ve silmek aklımdan gözlerini. Ama deneyeceğim hiç istemesemde sen istedin diye...
Mutlaka bir iz bırakacaksın sende her giden gibi ama açtığın yara o kadar büyükki içimde bilmiyorum nasıl geçecek, nasıl dayanacağım bu acıya.
Belki küseceğim sana bir çocuk gibi nefret edeceğim ama hepsi faydasız olmadı işte olamayacak. Artık düşünmek istemiyorum ne seni nede ... tek istediğim küçücükte olsa bir sevgi belkide azıcık bir umuttu ama hiç birine layık değilmişim anladım. Benim hayallerim vardı sana söyleyemediğim söylememe izin vermediğin senin ise yapılması gerekenlerin hayat adına muhakkak gereken; ben yapamazdım onları yapmaya kalksam bekleyemezdin çünkü ben acizdim sen güçlü. Oradan nasıl görünüyorum bilmiyorum ama söylediklerin anlatıyor beni bana.
Neyse boşverdim artık herşeyi koyverdim gitti kendimi hayatın kollarına bıraktım hayatı uzaktan dürbünle izlemeyi artık bende hayattayım.
smile is in life
Ben burdayım artık isteyen istediği yerde olsun geldim yine aynı yere ama çaresiz değil...


05.07.2008

Düştüm yine çaresiz gurbetin yollarına

Ne o resmini isterim ne selam gönder bana

Alıştım yokluğuna

Hasret nedir bilirim

Eğer yolum düşerse

Sanma sana gelirim...

Geçti artık sevgilim bir daha dönmem geri

Güldürmedin gözlerimi sevdiğim günden beri

Alıştım yokluğuna

Hasret nedir bilirim

Eğer yolum düşerse

Sanma sana gelirim...

Dertlerim ile mutluyum birde sevenim olsa

Şu hayatta ne geldiyse başıma kötü; üzüntüsünü kederini çok tutmadım içimde, yas tuttum üzüldüm

hatta çok kötü oldum bir zaman ama çok sürmedi bittiler işte. Çünkü ne olursa olsun hayat devam ediyor

ne kadar kötü olursa olsun her şey unutuluyor, en bitmez sanılar acılar diniyor, açılan yaralan bedenimde birer birer iyileşiyor.Ve çoğu tamamen iyileşiyor, evet izi kalanlarda var ama her biri baktığında geçmişte kaldıkları için huzur veriyor içine. Hayat böyle işte zaman eski gelenin üstünü kapatıp yenilere yer açıyor. Her yeni gün ile birlikte yeni umutlar yeni hayaller doğuyor ve geçmiş belki çok güzel olmasa da geleceğin iyi olması umudu yeşeriyor içimde…

Şimdi yine hayat çok anlamsız geliyor; bitkin bir haldeyim, kendimi o kadar çaresiz hissediyorum ki hiçbir işe yaramaz gibi görüyorum kendimi gelecek karanlık, yarınım ne olacak bilmiyorum; belki çok çok kötü değilim ama kötüyüm işte her zamanki gibi… Kızıyorum kendime neden böyle oldu diye her şey, hiç bir şey istediğim gibi olmadı diye hayallerim yalan oldu diye. Kızıyorum pek çok şeye dünyaya, hayata, düne bugüne, yarına, toprağa, havaya, gökyüzüne, ağaca ve en çok ta denize. Bütün dünyanın yükü üzerindeyken ve hep kötü şeyleri içinde barındırmadığını bildiğim halde bir beni taşıyamamasına… Oysa …

Hep bir şeyler yolunda gitmiyor şu hayatta bugün verdiğin karar yarın hiç istemediğim şekilde dönüyor her işte bir hayır vardır demek geliyor içimde sabret her şey düzelecek diyor içimden bir ses ama sabretmek ve beklemek o kadar zor geliyor ki, geçen her gün benden bir şeyler alıp götürüyor artık sabredemiyorum. Şu hayatta sadece istediğim kendi yağımla kavrulmak kimseye yük olmadan kendi ayaklarım üzerinde durabilmek hep bir şeylere çalışıp sahip olabilmek mutlu bir hayat ev ve… Ama hiç bir şey istediğim gibi olmuyor hep bir aksilik çıkıp önümü kapatıyor ne hayal kalıyor ne umut…

Her şey geçecek her şey unutulacak biliyorum ama dedim ya sabretmek, bu uzun belirsizlik insanı çıldırtıyor. Sabretmek gerekiyor beklemek ama tek sorun bu…


02.07.2008

Kör

Bugün ne söylesem sana bilmem ki… Mesela seni ne kadar çok sevdiğimi yada hayallerimden bahsetsem; toz pembe olmasa da bu dünya için gerçekleşebilmesi mümkün olan…

Aslında söylenecek o kadar çok şeyim var ki sana yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca ama hepsi yarım kaldı. Hepsi bende kaldı sadece bende…

Bilmiyorum belki daha önceden söylediklerim yalan geldi sana , belki de bundan tüm olanlar; ama bende yalan yok, zaten yalana ihtiyacım da yok... Korkmuyorum yalandan ama

Her biri düğümleniyor şimdi boğazımda, senin kulakların duymasa da benim beyninim içinde yankılanıyor… Her söz her hayal bir hançer gibi binlerce kez saplansa da yüreğime ne yazık ki artık bunların hiç birinin önemi yok. Çünkü bu dünya böyle işte zahir olan her şey örtüyor içindekileri sakladıklarını; hayat görebildiğin kadar işte. Oradan nasıl görünüyor bu taraf bilmiyorum ama buradan görünenler sadece bende saklı. Tüm gizemini yitirmese de bedenim her geçen gün açıyorum kalbimi bazılarına ama yinede sadece bakmasını bilenler görebiliyor bilmeyenler ise bakar kör…

Aslında nasıl bakarsan öyledir hayat; herkes de aynı göz aynı beden ama baktığımız yerler farklı beklide. Yada birimiz yanlış yerde…


29.06.2008

Boş işler

Gülen gözlerle bakmak isterdim hayata, her zaman olmasa bile arada sırada mutlu olmayı ve göz yaşı değil de senin kokun olsun isterdim yastığımda her sabah… Binlerce kez denememe rağmen olmadı işte olmuyor sen yokken. Sen olmayınca hep bir şeyler eksik şu dünyada güneş yok, su yok, toprak yok ve bunlar olmayınca hayatta yok…

Bardağın dolu tarafını görmek gerekir şu hayatta ama bardağın dolu tarafı sensin sende yoksun şimdi o zaman şu hayat bir bardak gibi bomboş anlamsız…

Ne zaman böyle yalnız kalsam seni düşünürüm eski zamanlar gelir aklıma, eski anılara dalar giderim… Oturup bir köşeye her şarkıya seni yüklerim bazen acımasızlığını, vicdansızlığını bazen gözlerini bazen…

Biliyor musun seni düşünmek o kadar güzel ki ne zaman aklıma düşsen o an mutlu oluyorum ama yanımda olmadığını düşününce bitiveriyor kısacık mutluluğum yerini yine o karamsarlığa bırakıyor. Bazen nefret etsem de senden bitiveriyor bi anda bütün kin yine seni sevmeye başlıyorum yine senle dolduruyorum içimi.

29.06.2008

Söyleyemedim

soyleyemedim

Düslerde sevdim seni söyleyemedim

Sessiz öptüm nefesini söyleyemedim



Sana ben siirler sözler büyüttüm

Sana ben baharlar yazlar büyüttüm

Sana ben hummali gizler büyüttüm

Söyleyemedim



Sarkilar yazdim sana okuyamadim

Hep yanimdaydin oysa dokunamadim



Sana ben hayaller düsler büyüttüm

Sana ben gözümde yaslar büyüttüm

Sana ben hummali asklar büyüttüm

Pek çok şey gerçekleşebilir şu hayatta, yeni bir hayata başlamak adına belkide bir mucize...
Unutup herşeyi yeni baştan başlamak gerektiği ve bütün gemilerin yakıldığı zamanlarda bir mucize olmasını beklersin herşeyin daha iyi olması için
Bir zaman sürer bu bekleyiş ve bir ışık belirir uzaklardan bir yerden, belki bir yıldızdır O ulaşılması mümkün olmayan ama mucizeler bunun için değilmi... Bir mucize beklersin, dualar edersin gerçekleşmesi umuduyla.
Bütün iyi şeyler kısa sürer derler ve bilindik bir kanı vardır iyiler çok yaşamaz diye ve belkide hiç bir zaman iki iyi şey yanyana bulunmaz şu dünyada bunu düşünebilememiş olduğumu sansada bir çok kişi bazen katiyen bildiğim şeylerin büyük inançlarla gerçekleşebildiğini biliyorum. İnanamak pek çok şeyi başarabilmek demektir hayatta...
Oysa inanmak herşeyin olmasına yetmiyor şu hayatta bazı şeyler yolunda gitmiyor işte engebeli yollarından hayatın otobanlarına çıkabilmek pek mümkün değil şu zamanlarda.
Eski bir filim gibi herşey artık siyah beyaz ; gördüğüm en güzel gözlerden kalan sadece puslu ve siyah beyaz bir hayal ve bir kaç rüya. Çok kısa bir anda yaşanabilcek ne varsa konsantre edilmiş gibi saklanmış içimde çıkarsam şimdi belkide dünyalar kaplayacak.
Aslında sana söylemek için o kadar çok şey biriktirmiştim içimde hiç birini söyleyemedim sen izin vermedinki neyse sen iyisimi boşver gitsin...
Hayal işte hiç bir zaman olmadı şimdiki gibi çıkıp gitse içimden ne olur belki o zaman biraz rahatlarım. Evet yaralandım ama yıkılmadım düştüm denizlere ama boğulmadım.
Beni vurabilirsin ama yıkamassın...

12.05.2008

Yoksun sen


Ardında bıraktığı bir kırık kalp, nefret dolu yaşlı gözler sadece ismini değil; ruhunu da yaralıyor insanın. Kısacık bir anda olup biten birkaç olay bir sürü güzel anıyı bir anda silmeye yetiyor...

Nedense insan yaparken değil de iş işten geçtikten sonra farkına varıyor verdiği hasarın çevresine. Ve binlerce pişmanlık olsa da insanın içinde son pişmanlık fayda vermiyor her seferinde...

İçinde binlerce keşkeler bulunan bir kitap gibi ise eğer hayat çok satılanlar listesine giremeyeceksindir elbette çünkü bir keşkeye dada tahammülün yoktur artık hayatın...

Ama sen yinede keşkeleri bırak onlar bitti artık eğer düzeltebiliyorsan git düzelt, gücün varsa eğer...

Bazen sigara dumanın altında buluyorum bazılarını kaybetmişken kendilerini dumanında; bu yaptıkları işkence kendilerine biliyorum ama bazı zaman benide yaralar işkenceleri sanki bana yapılıyor gibi. Yanmakta olan bir kibrit üzerinde yakarken hayatlarını ben belki de kibritin hiç yanmayan ucunda gibi görünüyorum ama görmeyen göz bilemez kim yanmış kim sönmüş. Yanmak nedir bilirim bu nedenle korkarım ateşten hem de hiçbir şeyden korkmadığım kadar. Ama yanmak nedir bilmeyen ne bilir ateşi, yanarken bedenler nasıldır kokusu...

Sen en iyisi yanmayı da boşver yanıp sönenlerden hayır yok güneş gibi ol aydınlat küçükte olsa bir dünyayı, yeşeren ağaçlarından meyvesini ye çiçeklerini topla kırlarının.. Bu dünya böyledir vermeden alınmaz... Aldığından daha çok ver ki o zaman mutluluğu bulursun...

Her olayı bir şarkıya bağlamayı adet edinmişimdir nedendir bilmem yine bir zamanlar belkide istemedende olsa kırdığım bir kalbin ardında belkide içimde bin pişmanlık vardı kulağımda bu şarkı buna bağlamışım işte.. Fakat hayatta bazen gücüm birşeylere yetmiyor, değiştirmeye korktuğumdan sadece kaçıyorum bilmiyorum nereye kadar bu kaçış bu bir muamma.. Ama en çok korktuğum kalp kırmak ve en çok zoruma giden ve hoşlanmadığım durum çelişkide kalmak. Genelde birşeyden vazgeçmek gerekiyor ve bazen tekrar kalp kırmak yada başka şeylerden vazgeçmek belkide başkalarını tercihleri yüzünden bütün olanlar ama artık biliyorum kalp kırmak yok başkalarının söylediklerinin bir önemi yok sadece ben varım...


01.05.2008



Yoksun Sen

Yine sonbahar
Yine yağmurlu akşamlar
Yine sensiz o parklar
Yine bomboş ıslak sokaklar
Ardımızda yıllar
Düne sarılmış düne bağlanmış
Arzular
Bize küskün anılar
Yine aramızada çaresiz
Tükenmez yasaklar
Yoksun sen
Esen rüzgarlarda
Ezilmiş çiçek kaldırımlarda
Yalnızlık şimdi kollarımda
Sensiz yürüyoruz biz bulutlara
Belki biz seneler sonra
Belkide ömür boyunca
Yazık çok zaman geçti
Başka sonbahar yok asla

Sevemez kimse seni

Sevemez Kimse Seni

Sevemez kimse seni
Benim sevdiğim kadar
Sevgilim sen olmasan
Yaşamak neye yarar

Hergün seni düşünür
Heran seni yaşarım
Seni sevmekden değil
Kaybetmekden korkarım

Birgün beni unutur
Başkalarına bakma
Birazcık sevgin varsa
Beni yanlız bırakma

Hergün seni düşünür
Heran seni yaşarım
Seni sevmekden degil
Kaybetmekden korkarım



Hiç kimsenin seni sevemediğini düşünmek benden daha fazla; bazen haksızlık gibi geliyor sana karşı.
Çünkü ne yaptım diye düşünüyorum senin için, ne verdim sana... Belki dağları delemedim ama yollar aşıp geldim sana.
Belki katır yükü altınlarım yok ama sözlerim var sana ve tertemiz bir sevgi var burada hiç kirlenmemiş. Bu dünyaya ait hiç vaadde
bulamam sana verebileceğim geleceğe ait ama diyebilirim bir ömür boyu sevebilirim seni ve eğer gelirsen bu kalbe
bir başka isim olmayacak bende ve bu yürek senden başka biri için atmatacak. Sana seninle yaşlanabilmeyi vaat edebilrim birde ekmeğimi
paylaçabilmeyi...
Tarifine lisanım yetmişyor içimden geçenlerin ne söylesem ne desem bilemiyorum aslında söylecek o kadar söz varki ama söyleyemiyorum
çünkü çok uzaklardasın ama ne kadar uzak olsanda bir o kadar yakınsın. Gönlümden ırak düşemedin gözümden ırak düşsende...

Şimdi yine beklemelerdeyim hiç bitmeycek bir nöbet gibi ağır ağır geçiyor zaman; umutla beklemek var şimdilerde ama git gide tükenmekte umut...
Ama yine hala içimde bir düşünce var her işte bir hayır vardır belki bu işte herşey sensin neyse hayrolsun...


25.04.2008

Mektup

Bugün içimde ne varsa sana ait; hepsini beyaz bir kağıda yazıp bir şişe içinde denize bıraktım. Bilmeden sana ulaşıp ulaşmayacağını, hiç düşünmeden kötü ihtimalleri sadece içimdeki güzel umutları koyup sımsıkı kapadım boş şişeyi. Ve belki de gerçekleşmesi mümkün olamayan bir hayal olsan da elimden tek gelen bu; çünkü ıssız bir adadayım, hiç olmadığım kadar yalnızım...

Yeni bir sayfadan bakıyorum sana; şimdiye kadar tüm yazılanları bir kenara bırakıp sadece seni yaşamayı umuyorum. İlk olmasan bile son olmanın ihtimalleri üzerine düşünüp saatlerce yüzde bilmem kaç şanslar verip duruyorum kendime. Ama yinede şarkıda da dediği gibi en kötü ihtimalle sen beni bu halde bırakıp gitmezsin diye umuyorum..

Şimdilik bir hayalsin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini merakla beklediğim ve zaman geçtikçe içimdeki bu belirsizlik; sessizliğin verdiği huzursuzluk ile gittikçe sıkıntı vermekte. Fırtınanın en yakın olduğu zaman denizin en sakin olduğu zamandır der denizciler bu nedenle belki bir hareket olsa bu huzursuz sessizliği dağıtacak ve bendeki bu fırtına korkusu yerini umuda bırakacak. Meraktayım ne olacak diye bekliyorum mektuplar yazıyorum sadece denize emanet edebildiğim doğrudan sana veremediğim şişeler içine sadece mektupları değil umutlarımı koyuyorum belki bir gün gelsen sahile biriken binlerce şişe sadece birine bakmanla anlatacak içindekilerle sana neler beslediğimi.

Nereye kadar sürecek bu bekleyiş bilmiyorum; bilmediğim o kadar çok şey var ki şu hayata bazen bu nedenle o kadar çaresiz hissediyorum ki kendimi; yalnız hissetmem bu nedenle bu kadar buralarda korkularımda bu yüzden.

Umuyorum bu belirsiz bekleyiş çok fazla sürmez ama sonucu ne olursa olsun hayat devam ediyor; her şeyin hayırlısı; her işte bir hayır vardır demiş büyüklerimiz...


21.04.2008

Smile fell down into the sea...

Şu ana hiç olmadığı kadar çok zamana ihtiyacım var kendime ayıracak ve çok şükür ki zamandan fazla bir şeyde yok hayatımda kısa bir süredir. Zaten yeterince boş zaman içermesi dışında pek makul bir yanı da yok bulunduğum durumun. Çünkü sürekli bir şeylerle meşgul olma ihtiyacı duyuyorum; tabi meşgul olma derken ilgimi şeylerden bahsediyorum...

Yapmayı planladığım işler için bir şeyler biriktirmem gerektiğini hissediyorum şimdilik sıralama eksikliği olsa da işler yolunda gidiyor görünüyor. sürekli bir boşluk var içimde doldurulması acil gereken. Hayallerim var ve birçoğu belki gerçekleşemeyecek ama ben en azından deneyeceğim çünkü pek çok yaşlı insan gençliğinde yapacak cesareti kendilerinde bulamadıklarından dolayı hayallerinin gerçekleşmemesinin pişmanlığı içindeler. Belki asla başaramayacağım şeyler olacak ama olsun bir şeyleri yapmayıp pişmanlık duyacağına yapıp başarısız olmak daha makul görünüyor bana...

Bazen düz yollarda yürüyorum bazen dik dağlara tırmanıyorum çok kez gücüm tükeniyorum yılıyorum belki de ve kimi zaman o yüksek uçurumlardan düşüyorum ama şaşıyorum hala hayattayım ve bakıyorum ki hayat bitmedi hala devam ediyor tekrar çıkabilirim o yüksek dağlara belki bu kez daha zor olacak ama daha az dik olan yolu denemeliyim bu durumda yol daha çok zaman alacaktır ama bir şekilde başaramayanlar için mutlaka bir yol vardır o zirveye çıkmaya...

Bilmiyorum o uçurumdan düşsemde denize almasa da beni derinine ve yüzme bilmiyor da olsam çıkarım ben tekrar bir ıssız adaya yada darı-saadete


18.04.2008

Bedel

Şu hayatta her güzel şeyin bir bedeli var sevginin bile...
Her güzel şey için bir bedel istenir şu hayatta evet bazı şeyler vardır şu hayatta para ile mal ile ölçülemez ama bedeli vardır herşeyin....
Her güzel şey için bir bedel istedi benden insanlar ömrüm boyunca, bir bedel ödemediklerim işe yaramaz şeylerdi kolay kazanılan kolay şeylerdi, kolayca gittiler.
Ve bende bedeller istedim elimde olan güzel şeyler için kimi verdi bedelini kimi korktu kaçtı ödemekten oysa vardır bir faturası güzelliklerin.. Kimileri ise hırsız çıktılar ama çaldırmadım kimseye herşeyi hırsız işte alsada bazı şeyleri hepsini götüeremiyor .Evet veren zaten verirdi önemli olan bedel istemeyeni bulmaktı kabul eden böylede kabul ederdi ama Yaradan bile bir bedel istedikten sonra verdiklerine sahipsiz olmayan bunca şeye bedel istememek haksızlık olurdu. Hem kötü bedeller istenmedi hiç kimseden hep iyi olması içindi isteyenin pek çoğu göremedi güzelliğini güzellik sahibinin bazıları ise vermekten korktu. Ben ödemeye hazırdım bedelini hazırdım tüm herşeyin ama buna bile razı olmadı kimse zaten herşey karşılıklı olmalıydı ama olmadı bedel vermek istemeyen elindekini zayi etti boş işlerde kullandı belkide şimdi gidenin yasını tutuyor...
Giden herşey tekrar kazanılamaz bir ömür kazanılan bir anda yitirilirse yanlış yerlerde belkide tekrar bulunamaz...

09.04.2008

Yalnızlık

Bir gün olurda eğer sevmeyi başarabilirsem birisini; gözlerinin içine bakıp onu ne kadar çok sevdiğimi söylemeyi umuyorum hayattan. Ve belki de şimdiye kadar hiç olmayan bir şeyin gerçekleşmesini; sevilmeyi...

Birçok kişi sevgisizlikten ve yalnızlıktan şikayetçi şu dünyada. İnsanlar git gide çoğalıyor gittikçe kalabalıklaşıyoruz ama yinede yalnızız. Etrafımızda onlarca insan var görünüşte yalnız sayılmayız ama paylaşacak bir şeyleri olmadıktan sonra insanların birbirleri için hiç bir şey ifade etmiyorlar bu nedenle kalabalıkların önemi kalmıyor. Belki şu anda hemen yanı başımızda birileri var ama göz göze gelmekten bile hoşlanmadığınız sadece aynı mekanda bulunmaya mecbur olduğumuzdan olan bu beraberlik bile yetmiyor yalnızlığımızı bitirmeye...

Aslında yalnızlık bile pek çok duygu gibi izafi bir kavram herkesin yalnızlığı farklı yani başka başka . Bir çok değişik insanın olduğu şu dünyada bu bile farklılık gösteriyor belki belli türde insanların yalnızlık anlayışları. Tek aynı olan ise insanların yalnızlıktan duydukları nefret.

Yalnızlık işte belkide şu dünyada paylaşılmayan tek şey zaten paylaştığın zaman bitiyor ama bilmiyorum neden yalnızlıklar bu kadar uzun sürüyor...


05.04.2008

Giden

Bazen bir şeyi çok istersin, olması için yanar tutuşursun, geceleri rüyalarına girer, onla yatar kalkar olursun artık ve belki de uğruna göz yaşı dökersin hem de çok... Olmaz ilk zaman ve olmadı diye sigara üstüne sigara yakarsın her çekişte sigaranın nikotin yüklü dumanını ciğerlerine; onu çekersin ; acı acı öksürük olur sabahları ve ağzında acı bir tat...

Yeterince çok istersen gerçek olur bir gün her isteğin tıpkı şimdiki gibi; o an mutluluktan uçarsın için içine sığmaz olur, gönlün kuş olur uçar .. sigarayı da azaltırsın ve her sabah ağzında acı bir tat ve öksürükle değil yeni doğan günün getirecekleri ve onunla uyanırsın...

Tabi her güzel şey gibi bir gün bu da biter ellerinden uçar gider Kim bilir belki de çok saçma anlamsız bir sebepten gitmiştir ellerinden. Sana göre saçmadır bu gidiş hemde çok. Kaybettiğin bu zaman hani onu çok istediğin zamanlardan daha kötüdür.

Ve belki bir kere daha gelecektir sana ama yine gidecektir bilesin; gitmese bile sende yine gideceği korkusu olacak bu korku seni kemirecektir zaman zaman. Güven böyle bir şeydir işte bir kere yitirilince bir daha yerine konması pek mümkün olmaz.

İşte öyle olur zaten yine gider senden yine saçma bir sebepten... Tekrar başlar paket paket sigaralar her sabah yine aynı şeyler, öksürük hayal kırıklığı, bir ömür unutulmayacak anılar ve bitip tükenmeyen bir öfke...

İlk zaman düşen bu ateş yüreğe yavaş yavaş sönmeye başlar külleri kalır ama bu külleri bir türlü atmak mümkün olmaz gökyüzüne alında bir atabilsen bitecek hepsi ama atamazsın. Çünkü hayatı kendin için değil başkaları için yaşadığın ve hatayı başka şeylere bağladığın için unutmazsın. Hep mutsuz olsun kötü olsun istersin giden öyle olsa görsen bitecek sanırsın ama sanma bitecek, bitmez çünkü seni düşünmeyeni bu kadar düşündüğün için yine yıkılacaksın düşündüğün bittiği için.

En iyisi sen unut gitsin unut... Bırak giden gitsin gelenler bak orada bekliyor. Baksana . Göremiyormusun???? O zaman sen bakmasını bilmiyorsun yada kör olmuşsun karanlık bir ışığın yakmasıyla gözlerini...



04.04.2008

kuvvetler teorisi :)

Şu hayat bir çok kuvvetin bileşkesi ; sağdan, soldan, üstten, alttan gelen bir çok kuvvet eylem... ve onların meydan getirdiği bir çok sonuç...

Sonuçlar, sonuçlar, sonuçlar hep yaptıklarımızın meydana getirdiği şeyler. Kötüde olsa iyide olsa bizim sonuçlarımız, sahibi olmamız en azından teselli verici. Üst üste koyduğumuzda sonuçlarımızı bir hayat çıkıyor işte aslında tek başına bizim hayatımızı etkilemese de genelde kendi yapıklarımızın cezasını çekeriz. Sonuçlar önemlidir bu nedenle hayatta ve dikkat etmek gerekir her yaptığımıza.

Verilen bir karardan dönmek çoğu kez hatadır ama hata olarak verilmiş bir karara devam etmek aptallıktan başka bir şey değildir. Akıllı insan en kısa zamanda döner yaptığı hatadan ama öyle bir zaman olur ki bazen insan dönemez, dönmek istese belki dönmesinden oluşacak sonuçların büyüklüğü ağır gelir belki de alışmış olmanın verdiği bağımlılık izin vermez. Ama her ne olursa olsun bir hata ile ömür boyu yaşanmayacağı için yol yakınken dönmek en iyisidir diyebilirim. Benimde pek çok zaman aldığım keskin virajlarım oldu sonrasında da pek çok pişmanlıklarım ve bu pişmanlıkların geneli de bir alışkanlığı bırakmış olmanın verdiği duygulardı. Bazen gelen takıntı nöbetlerini saymazsak hepsi geçti bitti diyebilirim.

Hayat böyle işte bir çok kuvvetin bileşkesi ama her ne olursa olsun hayat bir yönden ağır geliyor. Hemde çok...


28.03.2008

Ölüm

Bu gidişim; bir şeyleri veya birilerini unutmak için değil ismimin kaldığı birkaç akıldan silinmek ve belki de sonsuza kadar unutulmak için....

Ölümün git gide yaklaştığı , ecelin soğukluğunu tenimde hissettiğim bir zamanda verilen bir gidiş kararı işin aslını bilmeyenlere oldukça saçma gelecektir ama mantığım ve duygularım bundan başka bir yol bulamadığından tek çareyi kaçmak olarak görmek bazen korkaklık gibi geliyor. Ama zaten beni bile oldukça yoran bunca acı ve dert ile başka insanları da üzmek daha anlamsız geldiğinden tüm herkesten her şeyden uzaklaşıp inziva hayatına çekilmek daha adaletli...

Bitmeyen tükenmeyen acılar içinde yaşamak bile öleceğini bilip te her an bu anı kollamak yanında küçük kalıyor. Evet herkes bir gün ölecek ama ecelin hayatın herhangi bir yerine saklanmış olması bu korkuyu görmeyi engelliyor. Şimdi hiçbir engel yok bir tarafta ölüm bir tarafta ise.... Kısa bir yol üzerinde duran iki nokta; her noktada bir zat ve her geçen saniye kısalan bu yolda bekleyen cellat ve ona sürekli yaklaşan biri. Sürekli bu psikoloji ile yaşamak iyice zayıf düşmüş ruhumu iyice parçalamakta, binlerce düşünce var aklımda bir çoğu daha önce düşünmeye fırsat bulamadıklarım ve bir sürü hatıra; bir film şeridi gibi geçip giderken hayat gözümüm önünden en çok kötü şeylere takılmış olduğumun farkına varmıyorum ve birkaçta pişmanlık var...

Kaybettikten sonra farkına varıldığından değerinin tıpkı hayat gibi birçok şeyin, artık faydasız olması dilimdeki keşkelerin; ızdırabımı daha da arttırıyor ve daha kötüsü artık bir keşke diyecek kadar zamanın kalmaması.

İnsanoğlu ölümünü bildiği zaman ilk başlarda duyduğu büyük üzüntü bir zaman sonra artık yapacak bir şeyi olmadığından teslimiyetçiliğe başvurmasına neden oluyor. Feryatlar figanlar gerçeği değiştiremeyecek olduğundan bir süre sonra vazgeçiyor insan. Gelecek olmadığından sürekli geçmiş aklında kalıyor, yarın ne olacak bundan bir ay bir sene sonra ne yapacağım telaşları yok artık. Belki şimdiye kadar yapılmamış olan şeyler hiç denemediği şeyler onları denemek olabilir aklımda ama artık onlardan da vazgeçtim. Yapacak hiç bir şey yok hemde hiç..

Son zamanlarda ölümden sonrasını düşünür oldum bu dünyada yapabileceğim hiçbir.şey kalmamıştı evet ama ya bundan sonrası ne olacak. Şimdiye kadar bana öğretilmiş olan şeyleri düşündüm uzun uzun cenneti cehennemi hayal ettim aslında görmediğim yerler hakkında bir fikrim yok ama ateşten korkardım ben bunu biliyordum. Cennet güzel yerdi evet benim oraya gitmem gerekirdi ama nasıl? Şimdiye kadar pek bir şey de yapmamıştım ama sonrasında düşündüm benim içim temiz diye. Ama içim temiz derken bazen kendime bile itiraf edemeyeceğim düşüncelerim olmuştu bu durumda benim içim temiz değildi.

Zaman geçtikçe içimdeki ölüm korkusu cehennem gitme korkusuna döndü gecele boyu ateşler gördüm içinde ben. Hayır ben yanmak istemiyordum bundan kurtulmam lazımdı ama nasıl???

Evet ölüm yokluk değildi bunu anlamıştım çünkü yok olmak cehenneme bile gitmekten daha kötüydü yok olmak şimdiye kadar yaşamış olduğum tüm şeylerin yaptıklarımın boşa gitmesi demekti. Ölüm yokluk demek değildi ...


28.03.2008

Platon-ik


Platonik bir aşkın ardından gelen büyük bir kalp burukluğu, gözyaşları ve ıslak bir yastık. Kısa bir tanım oldu ama şimdiye kadar gelişen bütün olaylar bunları gösteriyor. İlk zamanlar başlayan küçük umut kırıntıları daha sonra bazen imkansız olduğunu düşünmekle olabileceği ihtimali arasından sürekli değişen bir ruh hali , sürekli yapılan ama faaliyete geçme cesareti bulunamadığı için plan olma tanımından öteye gitmeyen düşünceler. Aklımda gezinen ve boş bir an bulduğunda iyice sesini yükselten bu düşünce, düşünecek başka bir şey olmayan boş kafa tasımda yankılar yaparak çıldırtmaya başladığında beni; artan kalp atışlarımla birlikte inceden bir mide yanması ve devamında bütün bunların körüklediği daha önceden açılmamış olmanın verdiği bin pişmanlık var. Her geçen gün tekrar etse de bir sonraki gün yine aynısın olacağını, karşısına geçip ben seni seviyorum hem de öyle böyle değil bir an olsun aklımdan çıkmıyorsun seni düşünmediğim bir an yok hayattaki tüm şeyleri sana bağladım ne yaparsam yapayım sen varsın içinde diyemeyeceğimi bilsem de yine aynısı olsa da yine içimde bitip tükenmeyen ir umut var. Karşısına her geçtiğimde veya yol üzerinde karşılaşmalarda müthiş bir heyecan, dilimde tutulma, saçma sapan hareketler ve saçma sapan sözler... Sonrasında bir sonraki güne atılan planlar ve yarınlarda yaşamak aşkı.

Ben seni hep yarınlarda yaşadım; bu gün söyleyemediğim pek çok sözü yapamadığım birçok şeyi hep yarın yapma umudu ile sakladım içimde, bu bir türlü gelmeyen yarınlar bir dün oldu bitti artık yarın yok. Hatta sana bir hediye almıştım oda bitip tükenmeyen yarınlarda elimde kaldı. Cebimde gidip gele biraz yıprandı ama hala saklarım, şimdi duruyor karşımda öyle yetim bir halde... Şimdi baktım da geçip giden bunca yarına epeyce olmuş günleri cebime koyup biriktirebilsem şimdi sana gönderirdim şaşırırdın...

Sana olan aşkımı tarif etmek istesem biliyorum ne bu satırlara sığar nede ben anlatmaya uygun kelimeleri bulabilirim. Ama yinede dilim döndüğü kadar içimden gelenleri açıklarsam; hani bazen gün olur insan insanın içinde bir sıkıntı belirir ve bu sıkıntı o kadar büyür ki patlayacak olursun işte böyle bir zamanda ben patlayacak bir haldeyken pencereden dışarıda güneşin battığı taraftan bir ışık belirdi, sıcacık insana mutluluk veren güzellik sahibi bir ışık işte.Orda ışıkları yanıp sönen evlerin birindeydin ne çok uzak nede çok yakındın belki bir adım belki de bir ömür kadar uzaktın ama bir an için içimde hissettim seni Yanımda olmasan da sensizliğe aşık oldum, sen gelmeden aşkın geldi bana hiç sebepsizce nedensizce sevdim seni ve karşılaşmayı umdum günlerce. İlk zaman saçma gelse de gün geçtikçe iyice umutlanmaya başladım bekledim gelmesi için kurtarıcımın. Ve pek çok sahte kurtarıcılarla karşılaştım ama fazla sürmedi hiç biri senin gibi değildi bunu seni gördükten sonra anladım ama ben bunların hiç birini söyleyemedim. O gün çok geçmeden geldi ilk zaman anladım doğru kişi olduğunu ama önceden gelen acı tecrübelerin verdiği şüpheler kimi zaman vesveseye meydan verdi ama kısa zamanda anladım doğru olduğunu... Kim ne derse desin sen benim için bir tanesin kim ne düşünürse düşünsün sen bu dünyaya sürgün bir meleksin. Seni sevmemin bir nedeni yoktu, bu dünyanın maddi veya manevi değerleri ile ölçülebilecek bir neden bulmadım ben. Benim seni hiç görmeden tanımadan sevdim şimdi ne kadar görmesem de, sesini duymasam da yinede seviyorum seveceğim...

Kimi zaman herkesin sürekli bahsettiği medeni cesaretin bende neden olmadığını sorguluyorum içimde, ne kadar korkaksın be bir kıza karşısına çıkıp onu sevdiğini söyleyemedin oysa söylesen bitecek bu eziyet diyor bir ses bir taraftan diğer taraftan ise düşünüyorum ya eğer cevabı olumsuz olursa ya derse ben seni sadece arkadaş olarak seviyorum, hiç aklıma bile gelmemişti bunları sende hiç ummazdım diye. O zaman şimdiye kadar kurduğum tüm hayaller yıkılır ve ben bu enkazın altından kalkabileceğimi hiç sanmıyorum. Bir depreme daha dayanamaz bu beden...

Yok yok şimdi hiç olmazsa içimde küçükte olsa bir umut var, yaptığım herşeyi gördüğüm bir çok nesneyi kötüde olsa senle birlikte görebildiğim için.

Offff

Şimdi ne sen varsın nede başka biri; soğuk dört duvarla konuşur oldum son zamanlarda eğer dile gelseler anlatırlardı senin için söylediğim sözleri duygularımı ve ıslak yastığım şahittir göz yaşlarıma, içinde barındırdığı gözyaşları ona da ağır gelmekte artık çok geçmez oda iflas eder, tarumar olur.

Şimdi ne desem razı olmazsın biliyorum artık şimdiye kadar nerelerdeydin diyeceksin biliyorum artık faydasız feryatlarım boşuna olacak tüm söylenenler ve belki de kim olduğunu merak ediyorsun ama dedim ya artık hiç önemi yok. İsmin bende saklı, içimde, kalbimde, düşüncelerimde belki şiirlerimde belki de yazdıklarımda saklı ama artık ne önemi var her neyse de gitsin...


28.03.2008

Kuru laf kalabalığı

Bazen kızar gibi görünsemde pek çoğuna gülerek geçiyorum insanların yaptıklarına. Çünkü gözümde hiç değerleri yok... O nedenle kulak asmak ne kadar faydasız ne kadar anlamsız.
Bazen birisinden birşey istiyorum samimiyetine dayanarak, ama verdiği cevap o kadar ilginçki; "ne gerek var ne yapacakasın veya tam tersi ne yapacağım" ve ekleniyor senden kıskanıyor veya çekiniyor değilim ama olmaz.. Bilmiyorum, galiba ben insanlara güven vermiyorum veya başka birşeyler var benim görmediğim. İstenen şeye bağlıdır aslında verilen cevap, ben kötü bişeyde istemem iyilikten başka. neyse istemiyorum artık al senin olsun...
Ve başkaları ile aynı kefeye konulmak rahatsız ediyor beni, her insan kendini özel hisseder evet benim bile böyle hissettiğim doğru , ben kendimi yükseklerdede görmüyorum ama birilerine bişeyler için emek veripte başka birilerinin daha iyi olduklarını düşünülmesi büyük haksızlık gibi geliyor. Ona bile o diyerek beni kastedmeleri ağrıma gidiyor..Ve işte böyle bazen bir söz bile bitiriyor insan herşeyi o nedenle kimse benim kötü olduğumu düşünmesin ben kim ne yapıyorsa söylüyorsa onun karşılığı olarak öyle davranıyorum. Yalancı gülüşler boş sözler bana anlamsız geldiğinden böyleyim işte içim nasılsa dışımda öyle. kimseye istemediğim halde iyi görünemem...
İnsanların samimiyetine inanmak her geçen gün dahada zorlaşıyor bazen yüzlerine bakarak anlayabildiğimi sanıyorum ne olup olmadıklarını faka çoğu kez sanmaktan öte geçmiyor. Hani tanımadığım birinin kötü olduğunu düşünmüyorum ama öyle güvenmemek lazım her insana boşuna dememişler çiğ süt emmiş diye.
Bazen hayat mecbur bırakıyor tehlikeye atılmaya risk almaya herşeyin daha güzel olması umuduyla. İşte o zaman şüphede olsa bazı şeyleri yapmak zorunda olmanın verdiği güvensizlik duygusunda çırpınmaya hatta boğulma ihtimaline ragmen, sonuçlarının iyi olması umudunu taşımak bile güzel. Yeni birşeyler yapmaya başlamak çoğu kez heyecan verir böyle ama bir süre sonra monotonlaşmaya başlıyacağını düşünüyorum ama her istenmeyen şey gibi olacağını bilipte istemediğinden insanın düşünmek istemediği birşey.
Böyle işte yaptığım tüm hataları biliyorum ve birçok ppişmanlıklarım var ama tüm bunların benim olduğunu bilmek bir nebze azaltıyor üzüntülerimi. Her geçen gün daha iyi olmak umudunu taşıyorum yarın daha güzel olacak...

01.03.2008

Gün

Uzun ve yoğun bir günün ardından yorgun düşmüş bedenimi zar zor atıyorum yatağa... uyumak sadece uyumak istiyorum. Bacaklarımda derin bir sızı, bazen hiç birşey yapmadan uzanıyorum bir kanepeye ve öylece dalıp gidiyorum. Sonrasında zaten bir bakmışımki sabah olmuş....
Sabahları uyanmak daha bir eziyet, sıcacık yatağı bırakıpta soğuk buz gibi yollara düşmek sonra durakta araba beklemek pek çok zaman çok ağır geliyor. Mecburiyeetten işte yapacak birşey yok belkide gideceğim yerde beni çeken birşey yok kimbilir?
nothing not change...

14.2.2008

Söz

Kimi zaman bir sözle anlayabilyorum birinin ne olduğunu. Hacim olarak küçük olsada bazen ömür boyu unutulmayacak anlamlar taşır kelimeler, boyundan büyük manalar gizler cümleler, boyundan büyük laflar söylemek kaybettirir kolay kazanılmayan güveni. Bir kez söylensede özür dilensede laf ağızdan çıkar hiç yakışmasada o dile o kelimeler desem yakıştıranlar var işte belki karşısındakine değer vermemek belkide başka şeyler nedeni....
Evet insanoğlu konuşa konuşa anlaşır ama her ne hikmetse anlaşmazlıklarda hep bu yüzden çıkar bir an için sinirle çıkan çirkin laflardan... Düşünmeden konuşmak zarar getirirmiş zaten...
Belkide iki düşünüp bir konuşmak lazımdır.

15.12.2008

Bazen

Bazen daha ağır geliyor hayat herzamankinden ve yaşamak o kadar zorlaşıyorki ölsemde kurtulsam diyesim geliyor...
Dertlerin hepsi üst üste gelir, nefes bile aldırmaz bazen işte, biri bitmeden biri başlar. Git gide uzaklaşıp ulaşılması mümkün olmayan bir hayal olmaya başlar mutluluk belki rüyalardadır belkide masallarda; kaf dağının ardında, zümrütü anka kuşunun kanadında....
Gitgide nefret etmeye başlıyorum insanlardan; yalancılıklarından, iki yüzlülüklerinden, insanfsızlıklarından ve güzel şeyleri; yapmak için onca emek verdiğiniz hamurunda terinizin bulunduğu değerleri sevdikleriniz mahfetmeleri yüzünden... Bazen o kadar büyüryorki bu nefret, kin bende günler olur konuşmadığım kimselerle, dilim mühürlenir susarım sadece susarım ....
Ama işte her ne kadar nefret etsemde insanlardan gün olur erir bendeki buzlarda; inanır gibi olurum bazılarına bazen... Büsbütün kötü değil bütün insanlık biliyorum bulunması her ne kadar zor olsanda bir yerlerde iyi birileri var güvenilecek, dost olabilecek. Bnunu düşünmek bile bazen huzur veriyor ümitlendiriyor. O nedenleki bu kadar kötüler içinde buldunmu iyi birini bırakmamak lazım yapışmak lazım yakasına sen benim dostumsun bırakmam seni diyebilmeli hem bu kadar azlarken kırmak onları zalimlik olur...
Hani dedim ya mutluluk gün olur çok uzaklara gider ulaşılmaz belkide ama mutluluğu bir yerlere birilerine bağlamakta anlamsız bunu geç olsada öğrendim. Aslında çokta geç olmadı sadece bir zamanlama hatasıydı demek daha yerinde olcak yada ben geç anlıyorum jeton köşeli...
Mutluluk içimizde heryerde; mekana zamana bağlı değil işte; kimi zaman nefes alabilmek mutluluktır, bir kelebeğin kanadındadır bazen veya unutmaktır dertleri kederleri şükredebilmektir Allah'a bize verdikleri için; sahip olamadıklarımızı değilde olduklarımızı düşünebilmektir.
En azından karamsarlığa değilde mutlu olmaya zorlamak lazım kendini zorla güzelik olmaz derler ya kimbilir belkide olacağı tutar, bu bile bir başlangıçtır hayata yaşama bağlanamak için...

06.01.2008

Söylenenler

Ansızın söylenen bir söz ile biter bazen herşey... Hiç umulmadık bir anda; en sevdiğin, en çok değer verdiğin birşey söyler ve o an düşünürsün; acaba ben bunu hakediyormuyum, ben ne yaptım bunlar işitmek için... Ve o zaman üç şıkkın vardır ya herşeyi sineye çekersin hiç birşey olmamış gibi davranırsın olan o kadar yaşanmışlığın biriktirilen anıların, kalmış ise içinde kalan azıcık; belkide tek taraflı olan sevginin ve değer verilenlenlerin hatırına . Ama nereye kadar sürer bu eziklik ve bir sonu gelip bilmeyecektir belkide bitmeyen sözlerin... veya o an cevabını vermek lazımdır söylenen lafın bu belkide bir çeşit savunmadır ama savunma düşmana ve taarruzuna karşı yapılır ama sen düşmanla karşı karşıya değilsindirki; daha az önce hakkında iyi şeyler düşündüğün biri ile karşı karşıyasındır.
Veya...
herşeyi bitirmelisindir herşeyi yitirmeden kendine olan saygını. Herşeyi silip atmak kolay olmaz elbette ama hani dedim ya eğer değerli ise biri gerçekten sözleride değerli olmalı; değersizleştircek sözler onu; yakışmaz ona. Evet bir söz vardır doğrudur gülü seven dikenine katlanır ama diken gülün fıtratında vardır ama bazı sözler var diken değil hançer gibiler; diken belki biraz acıtır kanatır ama hançer öldürüyor insanı öldürmese bile hiç geçmeyecek izler bırakıyor.
O nedenle hiç bir söz hiç yaralamamalı insanı buna fırsat vermemeli; kimseyi zorlayarak elde tutmayı sonsuza kadar başaramazsınız.
Kalanlar bizim
Gidenlerin yolu açık olsun....

27.12.2007

Senden çok var

Senden çok var;
yabancı gelmiyor bu sözler bir çok kişi gibi banada; yakın zamanda dilime dolanan bir şarkının sözleri işte. Öyle anlamsızca söylemişimdir ama şimdi birden anlam kazanmaya başladı nedenmi ?
Kaç kez demişsizdir birisine senden çok var diye ben hatırlamıyorum söylediğimi; sanırım hiç kimseye böyle bişey demedim ama neden? galiba çok fazla değer vermişim gereğinden fazla birilerineki dememişim. Galiba dediğime bakmayın öyle zayıf bir hafızam yoktur sadece işime gelmediği zaman unutur gibi yapıyorum... Söylemedim evet.
Peki bu bundan sonra söyleyemeyeceğim anlamınamı geliyor. HAYIR.....
Evet ne dediğini bilmeyen, genelde boş boş konuşan fakat kendine göre asla boş işlerle işi olmayan, ne için yaşadığı belli olmayan, görünüşte populer fakat içi boş bir çok insan var. Ve bunların ortak bir derdi var yaşamdan zevk alamamak gibi; ne yani hayatın bütün dertleri sevinçleri bittimi, uğraşacak hiç birşey kalmadı anlayamıyorum. Sanırım bu bir dert değilde ortak bir gaye olmuş...Bunlardan çok var evet hemde o kadar çok varki topu beş para etmiyor.
Şimdi nerden çıktı bu ? Yine o şarkı geldi kulağıma ve eski hatıralar canlandı gözümün önüne o an bir şimşek çaktı beynimde... Senden çok varmış be hem bir değil iki değil topu bin para... Sen derken bir zata değil sözlerim bir çok kişiye bu bilinmeli ama....
Hadi iyi geceler
rahatladım beeeeeeeeeeeeee
Yaşasın pozitif düşünce
:)
Senden çok var....

25.12.2007

Sigara

Sigaram tütüyor masamda yine
Efkarlıyım bu gece
diye devam eden bir şarkı... Bu nalet şeyde öksürük yapmaya başladı bu ara, artık çiğerlerim iyice kararmış olacakki dışarı çıkacak gibiler. Bırakamadım gitti şu naleti yemekte yedirmiyor artık iştah filanda kalmadı. Öyle kanıma girmişki sabah uyandığımda ilk aklıma gelende küçük bir paydos versem aklıma gelen o ekmek su gibi oldu artık.
Akşama kadar kaç dal bitiriyorum bilmiyorum birer birer bitiyorlar ömrüm gibi. O kadar çabuk bitiyorlarki keşke diyorum şunun hiç bitmeyeneni yapsalar...
Her seferinde bırakacağım bu sefer diyorum ama öyle kolay değilki bi kere başlamışız tirkayilik işte sevinsem yakıoyorum bir sigara üzülsem yakıyorum sigara. Kara pis kokusuna sığınır oldum artık şu pis zehirin... her türlü bir bahanem var çünkü içmeye.
Kapalı bir yerde kalmakmı tahammül edemiyorum sigarasız kalma korkusundan... Çoğu kez akşamı zor ediyorum bazen küçük kaçamaklar yapıyorum aslında sigara molaları desek daha iyi olacak. İşte böyle birşey işte bu nalet hani derler ya dumanını yel alır parasını el. Bizimkide öyle bişey işte. Bazen diyorum kendi kendime ya ben bırakacağım onu yada o beni;
ama şuda var
hiç başlamadımki.....
:)
sadece yazmak amacı ile yazılmış bi yazı işşte.....

24.12.2006

Bayram

Bugün bayram; eskisi gibi heyecanını taşımasamda bayram işte... artık bayram tatil demek, sabah erkenden kalkıp bayram namazına gitmek demek, uzun zamandır görmediğin akrabaları görmek demek... Eskiden galiba bayram daha fazla şey demekti yada bana öyle geliyor. Eskiden dememe bakmayın eski dediğim şundan 10 sene evvel yani çocukken. Galiba gerçek bayram çocuklara...Ama herşeye rağmen bayramları çok seviyorum.
Hayat herşeye rağmen devam ediyor işte . ve bazen anlıyorumki hayat çok güzel; bir çiçeğin kokusu kuşların cıvıltısı hatta hiç sevmeme rağmen bamya yemeği bile güzel.

21.12.2006

Sıcaklık

Yanan sobanın tavanını aydınlattığı karanlık bir odadayım şimdi; ortalıkta çıt yok. Evin içerisinde elinde mumlar birileri gezmekte. Elektrikler kesilmiş heryer kapkaranlık; diyorlar sokağın başındaki trafo yanmış bir haftada gelmeyecekmiş ışıklar . Allah'ım ne büyük kabus; bir hafta boyunca biz elektriksiz nasıl yaşayacağız ya dizilerim ne olacak...
Aman ya ne olacak eskiden dizilermi vardı boşver hayat onlarsızda güzel; hem farkettimde uzun zamandır bizimkilerle adam gibi oturup konuşmuyorum. Akşam olunca basıyor bir ağırlık yemekten sonra; sonrasında bir kaç dizi izliyorum ve televizyonun başında sızıp kalıyorum peşinden bir ses kalk yatağına yat oğlum orda hasta olcaksın.
Evet iyi olacak elektriklerin kesilmesi; en azından böyle düşünyordum. Nitekim öylede oldu hayat ne kadar güzelmiş teknoloji olmadanda yaşanabilyormuş. Sıcacık sobanın başında oturup sohbet etmeğide ne kadar özlemişim, şimdi sobamı diyeceksiniz napalım bizim teknoloji canavarı kombide her nekadar doğalgazla çalışıyor sanmama rağmen oda elektrik istiyormuş ama ben yılmadım gittim catıda üzeri tozlarla kaplanmış sobayı indirdim gittim birde nalburdan iki baca aldım ohh hoş biraz uğraştırdı afrikadaki zencilere döndüm ama değdi. Farkettimde biz eskiden ısınamıyormuşuz be şöyle yakacaksın sobayı gürül gürül sıcaklığı yüzüne vuracak...
Elektriksiz günlerim aslında çok güzel geçti ilk başta zorlanmama rağmen. Anladımki insan içinde bulunduğu durum ne olursa olsun istediği zaman mutlu olabiliyormuş kim demiş alışkanlıklardan vazgeçilmiyor diye...
Şimdi elektrikler geldi sobayıda kaldırdım evdekilerin bağrışmaları içerisinde; neymiş hertaraf pisleniyormuş hem ne gerek varmış ona... Ben yinede yerine kaldırdım bizim emektarı belki bir gün elektrikler yine kesilir diye; şimdi çatıda beklyor belki bir gün aklına geliriz diye aslında şimdilerde aklımda mahallerdeki trafoyu bozma planları vardı ama nemelazım çarpılırız filan diye vazgeçtim...

18.12.2007

Berbatım

Son günlerde hayat daha çok sırtıma biniyor sanki; daha dar hissediyorum bedenimi, üstümde kocaman bir yük var sanki, nefes almak bile zor geliyor artık. Zaman zaman ölecek gibi oluyorum ama nerde ölemiyorum bile, nefesim kesilse; kocaman bir yumruk vuruyor gögsüme öksürerek başlıyorum hayata. Bu nalet ilaçtanmıdır bilmiyorum sürekli dilim damağım kuruyor, midemde kocaman bişey var sanki yemek bile yiyemiyorum. Midem su dolu sesini ben duyuyorum ama ben hala susuyorum...
Herzamanki gibi yine karamsarım, takıntılarım var... Bazen sevilmekten korkuyorum bazen sevmekten; zaman zaman kimseyi sevemeyeceğimi sanıyorum sonra sevilmemek umrumda bile değil oluyor ama galiba ben muhtacım buna yani sevilmeye... Kimi sevdiğimi bilmiyorum kimin beni sevdiğini yada en için sevdiğimi bildiğim tek şey var oda saçmaladığım. Offffffff ben neden böyleyim diye isyan edecek gibi oluyorum bazen ama vardır bunda bi hayır. Hem benim gibi olan başkalarıda var onlarda benimle aynı sebepten düşmüşler bu derte.
Bekliyorum bakalım geçecekmi. Belki geçer bende o zaman mutlu olurum. Belkide mutluluk bir hayaldir yada hayal mutluluktur. Galiba hayallerde mutluluk gerçekte mutlu insan yokki...


03.04.2006

Mutsuzluğum

Neden her sabah mutlu olarak uyanıp saat 8:00 i vurunca mutsuz oluyorum diye soruyorum kendime hep. Acaba mutsuzluk kronik bir hastalık halini mi aldı?
Bazen depresyonda olduğumu düşünüyorum ama buna da inanmak istemiyorum. Ama zaman zaman gelen çekilmez baş ağrıları kesin bir depresyon işareti. Aslında bu hayatta öyle çok fazla üzüntü duymaya değecek şeyde yok ama...
Yok yok bende bir problem var.
Kimi zaman soruyorum kendime ne yapmam gerek diye. Ama hep aklım geç kalmış olmaktan şikâyetçi. Eskiden hiç bir şey düşünmediğimden midir bilmem çok fazla boş zamanım olurdu ama artık zamansızlıktan şikayetçiyim. İşte zaten geç kalmış olmaktaki inancıma da bu sebep oluyor. Belki diyorum pek çok şeyi yapmak için geç kalmamışımdır ama yapacak zaman yok ki.! Hep planlar yapıp gerçekleştirememek, hep ertelemek ve bu ertelemelerin verdiği huzursuzluk artık içinden çıkılmaz bir hal aldığında kendimi uçurum kenarında hissediyorum. Bir Çin atasözü derki insan uçurumun kenarına gelmedikçe kanatlanıp uçamaz ama ben çok kez geldiğim uçurumdan ne düştüm nede kanatlanabildim. Sadece amansız bir korku sıkıntı...
Aslında yapabileceklerim çok olsa da gerekli kuvveti kendimde hissediyorum ama sanki eksik olan bir şeyler var.

07.06.2006

is my life

Uzun zamandır msn spacede bişiler yazıp duruyorum kendi kendime bilmiyorum nasıllar; sonrada okuduğumda hoşuma gidiyorlar aslında bazen durup düşünüyorum bunları benmi yazdım diye...

Çoğu karamsar şeyler ama o kadar istememe ragmen mutluluk hakkında birşeyler yazmayı beceremedim kimbilir belkide burda olur.

15.12.2008 blog başlangıcı

vatana millete hayırlı olsun :)