15 Aralık 2008 Pazartesi

Sessizlik


Yağmur yağıyor bu gece şehrime; gök yere inecek sanki... Yıldırımlar düşüyor karşı tepelere, şimşekler çakıyor belli belirsiz uzakta bir yerlerde; sonrasında gelen gökgürültüsü bende ise çocukluktan kalma bir korku. Sığınacak birini arıyorum, bir sıcak el tutacak veya en azından bir ses güven verecek, korkularımı giderecek, elim telefona gidiyor en azından sesini duymak için ama vereceğin tepkiyi bilmediğimden ondanda vazgeçiyorum...
Tekrar yanlızım soğuk dörtduvar odada, sessizliği bozan bir gökgürültüsü cama vuran yağmur damlaları ve kısık bir muzik evet yine aynı şarkı çalıyor hiç bıkmadım dinlemekten şimdi bir milyonuncu kez tekrar dinliyorum. Şarkı ile birlikte ben yine hayallere dalıyorum sen ve ben içinde kah mutlu kah hüzünlü ama sevgi dolu bir hayat temenni ediyorum ve ne olursa olsun herşeyi birlikte yapmayı, ölümü bile, son nefeste senle olmayı... Sensiz bir tek hayalim bile yok, herşeyi senle doldurmuşum şu küçük hayatımda ... Sonrasında hayal bitiyor; şu hayatta pek çok şeyin sona ermesi gibi yine gerçek hayat başlıyor yine hayakırıklığı eski sözler yankılanıyor beynimde çıldıracak oluyorum ama öyle doldurmuşsunki bedenimi gözümü kapasam gözlerin geliyor gözümün önüne yine umutla doluyorum yine başlıyorum düş kurmaya senle dolu... Bu sonsuz döngü hergün pek çok kez gerçekleşiyor sayısı belli değil, günün büyük kısmında seni düşünmek dışında pek birşey yaptığım yok. Bu amansız kara sevda gün geçtikçe içime işlemekte yemek yiyemez oldum gün geçtikçe zayıfladığını hissediyorum çaresiz bedenimin, her şeye alıştımda açlığa bile ama bir türlü sensizliğe alışamadım. Eskiden sen yoktun hayatımda düşümde şimdi yanıyorum geçen günlere nerelerdeydin diyecek oluyorum ama karşımda yine boş duvar... Sen yoksun işte sensizlik var hayatta sadece...

01.08.2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder